Şu bozuk çağda, küçük kıyamet alametlerinin neredeyse tamamının görüldüğü bir zaman diliminde yaşıyoruz. Haramların kolay helallerin zor olduğu şu zaman diliminde kişi rabbine giden bir yol tutmak istiyor. Bu ne kadar değerli bir istek. Çok kıymetli bir arzu.
Bu istek kişide maneviyatına yönelik bir gayreti de
beraberinde getiriyor. Ama özellikle sosyal medyanın yaygınlaşması ile daha da
gün yüzüne çıkan bazı tarikatlardaki hurafe ve bidatlar kişiyi bir tarikata,
şeyhe veya mürşide gitmekten alıkoyabiliyor. Hal böyle olunca kişilerde bir danışmanın
gözetiminde olmadan mutasavvıfların kitaplarına sarılıyor. Ve bu kitapların
ekserisi tercüme eserlerden oluşuyor. İşte bu durumda olan kişilere kesinlikle
tasavvuf kitaplarını münferit bir şekilde okumalarını tavsiye etmiyorum.
Bu yolda atılacak yanlış adımlar kişiyi işin içinden
çıkılmaz hallere sokabilir. Çoğu mutasavvıf kitaplarını sadece işin ehlinin
okumasını tavsiye etmiştir. Bu kitaplar avam nazarı ile bakıldığında
anlaşılamayacak veya yanlış anlaşılacak ifadelerle doludur. Herhangi bir temeli
olmayan kimselerin işe bu kitaplar ile başlaması Allah muhafaza kişinin dinden
çıkmasına dahi sebebiyet verebilir.
Dolayısı ile kişinin böyle bir yola çıkmak adına bulduğu her
kitaba sarılması doğru bir davranış değildir. Eğer kişi tasavvuf yoluna girmek
istiyorsa bilmelidir ki bu iş sadece kitaplardan öğrenilmez. Bir danışmanı,
hocası, şeyhi olması gerekir. Hele hele temeli olmayan insanlar için tasavvuf
birçok kimsenin boğulduğu hırçın bir deniz gibidir. İyi yüzme bilmeden bu
denizlere girilmeyeceği gibi derinlere de dalınmaz.
Birçok mutasavvıf ilimsiz, şeriatsız tarikatın zındıklık ile sonuçlanacağını haber vermesine rağmen bugün maalesef insanlar bu hatalara düşmektedir. Dinden bihaber olan bu kimseler gözlerini tarikatlarda açmaktadır. İtikadi bir temeli olmayan neye nasıl inanması gerektiğini bilmeyen kimseler bu yola akın etmekte ortaya hurafelerle ve bidatlarla dolu bir tablo çıkmaktadır.
Avam için İmam Gazali’nin İhya’sı dahi ağır bir kitaptır.
Hele hele kimin tercüme ettiği nasıl tercüme ettiği göz önünde tutulduğunda
sıkıntıların boyutu da artacaktır.
Eğer kişi nefsini terbiye etmek, şeytanın vesveselerinden
korunmak, rabbine daha da yaklaşmak istiyorsa bu hususta tecrübeli bir hocadan,
şeyhten istifade etmesi kitaplara başvurmasından çok çok daha elzemdir.
Buraya kadar yazılan kısımda insanlara “Okumayın, araştırmayın
sadece tarikatlara gidip teslim olun!” gibi bir mesaj verildiği yanılgısına
düşülebilir. Böyle bir kastımızın olmadığını durumun vehametini bilen kimseler
anlayacaklardır. Tasavvuf kitapları farklı üslup ve imgelerle yazılmış ağır
kitaplardır. Bu sebeple ehlinin okuması icap etmektedir.
Söz gelimi bahsettiğimiz ölçülere dikkat etmeyen kimselerden
başta İmam Gazali olmak üzere çoğu mutasavvıfı kafir gören bir cenah
bulunmaktadır. İmam Rabbani’den sair mutasavvıflara varıncaya kadar onları
sapıklıkla dalaletle suçlamaktadırlar.
Elbette tasavvuf adına ortaya çıkan her sufi meşrep kişi ve
söylemleri doğrudur demiyoruz. Ancak ümmetin ekserisinin sevip saydığı ve bırakın
tekfiri takdir ettiği ulemadan olan bu zatları kafir görecek bir konuma gelmek
doğru bir konum olmasa gerek.
Bu ve benzeri sebeplerle temeli olmayan kimselerin herhangi
bir tasavvufi kitap okumasını doğru bulmuyorum. İlk önce şer’i ilimler tahsis
edilmeli sonra bu yola girilmelidir. Bilhassa usul ilimleri bu hususta büyük
önem arzetmektedir.
Rabbim bizleri sırat-ı müstakimden ayırmasın.
Dua eder dua beklerim.