Yarınlar Daha Güzel Olacak(!)



Yaşadığımız şu sıkıntılı günlerin sonrası aydınlık. Bugün böyle ama yarınlar daha güzel olacak demek isterdim. Gerçekten de öyle mi? Çoğumuz gelecek günlerin daha güzel olacağını düşünerek çalışırız, çabalarız. En mutlu günlerimizin daha gelmediğini ilerde daha mutlu olacağımızı hayal ederek bakarız geleceğe. Bu güzel bir bakış açısı aslında. Geleceğe umut dolu bakmak gerekir. Ancak asıl mutluluk bu dünyada değildir. Rabbimiz en büyük saadeti ahirete saklamıştır. En büyük mutluluğu, huzuru dünyada arıyorsak muhtemelen bulamayacağız.

Şöyle ki; 30 yaşına kadar güzel bir hayatınız olduysa çok şanslısınız. Sevdiklerinizle vakit geçirdiyseniz, huzurlu bir yuvada büyüdüyseniz, nispeten mutlu olduğunuz bir mesleğiniz, sevdiğiniz bir eşiniz ve yavrularınız varsa sizden bahtiyarı yoktur muhtemelen. Ama bu biz insanoğluna yetmez hep daha fazlasını isteriz. Gözümüz bir türlü doymaz. İlerde bizi daha mutlu edecek nelerin olmasını bekliyoruz? Gelecekte ne olursa siz daha mutlu olacaksınız mesela?

Basit bir muhtemel bir senaryo çizeceğim: 30’lu yaşlara kadar çoğu şey güzel gitti ise ağır imtihanlar yaşamadıysanız daha büyük imtihanlar sizi bekliyor demektir. Çünkü sevdiklerinizi kaybedeceksiniz. Sizden büyük akrabalarınız vefat edecek ve aranızdaki yakınlığa göre üzüleceksiniz. Ölüm, Allah (a.c)’nin kullarına yazdığı kaçınılmaz bir yazgıdır. 40’lı yaşlara geldiğinizde hala anne-babanız hayatta ise şanslısınız. Ama bu yaşlarda da onların sağlık sorunları ile uğraşacaksınız. Beraber pikniğe gidemeyeceksiniz mesela ya da ancak kısıtlı şartlar altında vakit geçirebileceksiniz. Sohbetleriniz bile sınırlı olacak. 50’li yaşlara geldiğinizde artık dünyada sevdikleriniz çoğu yaşamıyor olacak. Akranlarınızdan bile çoğu kimsenin yaşamadığını fark edeceksiniz. Eskisi gibi dinamik olmadığınızı hissedeceksiniz. Başlayan sağlık sorunlarınızda cabası. Bu böyle sürüp gidecek...

Aslında mutluluk gelecekte değil. Mutlu olup olmamak içimizde. Bakış açımızda…

Şair Giacomo Leopardi: “İnsanlar mutlu olacakları zamanın gelmesini beklerken mutludur.” der. O gelmesini beklediğimiz günlerin hayali mutlu eder bizi aslında. Ama geleceği sadece O (a.c) biliyor. O günler hiç gelmeyebilir de.

Ebu Musa el-Eşari şöyle demiştir: “Dünyadan hüzün veren bir yorgunluk ve beklenen bir fitneden başkasını beklemiyoruz.”[1]

Kıyamet ise her geçen gün yaklaşıyor. Bu birbirinden daha karanlık günlerin gelmesi demektir. Bizim elimizde olmayan büyük savaşların çıkması, umuma gelecek büyük belaların gelmesi demektir.

Bu sebeple asıl mutluluğu ahirette aramalıyız. Cennetin hayali bizi mutlu etmeli. Bütün sevdiklerimizde orada olma arzusu bizi harekete geçirmeli. Madem bu dünyada sıkıntı ve çileler bitmiyor, madem işin sonunda mutlaka ayrılık var. Ayrılmayacağımız baki bir mutluluğu hedeflemeli insan.

“Orada ilk ölümlerinden başka bir ölüm tatmayacaklar. Rabbin, onları bir lütuf olarak cehennem azabından da koruyacak. İşte büyük kazanç budur!”[2]

“Allah, inanan erkeklere ve kadınlara, sonsuza dek kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve Adn Cennetlerinde güzel güzel meskenler vadetti. Allah'ın hoşnutluğu ise hepsinden büyüktür. İşte asıl büyük mutluluk da budur.”[3]

 



[1] Abdullah b. Mübarek, Kitabu’z Zühd, Hadis No: 5.

[2] ed-Duhan 56-57.

[3] et-Tevbe 72.


*

إرسال تعليق (0)
أحدث أقدم