Yasin Suresi Özelinde Kur’an’a Bakış


Bir tarafta ölülere Kur’an okunmaz diyen, diğer tarafta Kur’an’ı sadece mübarek gün ve gecelerde ya da ölülere okunan bir kitap olarak gören 2 uç kesim. Bu yazımızda Yasin suresi özelinde Kur’an’a nasıl bakmalıyız bunu ele alacağım.


Kur’an’ın ölülere okunmayacağını iddia edenler, özet olarak peygamberimizin ve sahabe-i kiramın ölülere Kur’an okumadığını hatta bizzat Yasin suresinde Kur’an’ın dirilere gönderildiğini ifade ederek buna karşı çıkarlar. Çokça meşhur olmuş olan, “Ölülerinize Yasin okuyun.”[1] Hadisi şerifi hakkında bunun ölmek üzere olan kimselere olduğunu ifade ederek ölülere okunmayacağını söylemektedirler.


Kur’an’ı sadece biri ölünce ya da mezarlıkta okunan bir kitap olarak görenlere gelince, onlarda özetle çeşitli hadisi şeriflerde geçen ölülere sevap bağışlanacağı, amel defterinin kapanmaması gibi hadisi şerifler ile yine yukarıda mezkûr “Ölülerinize Yasin okuyun.” Hadisi şerifine binaen böyle düşünüyorlar. Ya da biz bunlara binaen böyle düşündüklerini düşünmekteyiz.


İfrat ve tefritlerin bulunduğu iki uç zihniyetin arasını bulmak güç ancak bu yazımızda mutedil bir bakış açısı ifade etmeye gayret edeceğiz. Ancak öncelikle şunu izah edeyim. Yazının uzunluğu (maalesef) okunmasına mâni olduğu için bu meseleyi detaylı bir şekilde değil, ana hatlarıyla ele alacağım.


İnsaflı ve hakkaniyetli olmak gerekirse, iki zümreninde haklı ve haksız olduğu durumlar var. Meselenin aslı şudur:


Peygamber efendimiz(sav) kabir ziyaretleri yapmıştır. Onunla beraber bulunan sahabeyi kiram bizlere detaylı bir şekilde peygamber efendimizin(sav) nasıl ziyaret yaptıklarını aktarmışlardır. Bize ulaşan bu rivayetlerin hiçbirinde peygamberimizin bu ziyaretlerinde ve taziyede bulunduklarında Kur’an-ı Kerim okuduğu vaki değildir. Aynı şekilde sahih hadis-i şeriflere baktığımızda sahabe-i kiramda kabir ziyaretlerinde bulunmuş, taziyeye gitmişler ancak Kur’an’ı Kerim okumamışlardır.


Evet, Yasin suresinde dirileri uyarmak için Kur’an’ın gönderildiği bizatihi ifade buyrulmaktadır:


“Diri olanları uyarsın diye…”[2]


Evet, Kur’an dirilere inmiştir. Tatbik edilmesi için inmiştir. Yaşanması için gönderilmiştir. Bu durumu göz ardı etmemeliyiz. Bu Kur’an’ın genel mesajıdır. İnsanları uyarmak için gönderilmiş bir kitabı sadece ve sadece ölülere okumaya has kılmak Kur’an’ın bu mesajından gafil olanların yapabileceği bir iştir. Ancak ilk grubun göz ardı ettiği bir husus var ki bu genel mesaj onu okumanın ibadet oluşunu ve tilavetinden sevapların hasıl olduğu ile çelişecek bir durum değildir.


Nitekim peygamber efendimizin, yapılan bir ibadetin sevabının bağışlanabileceğini hatta ölülerin bundan memnuniyet duyacağını ifade ettikleri hadis-i şerifleri bulunmaktadır:


Bir adam Peygamber Efendimiz (a.s.m.)'a gelerek şöyle dedi: "Annem ansızın öldü. Öyle sanıyorum ki şayet konuşabilseydi sadaka verilmesini vasiyet ederdi. Şimdi ben onun adına sadaka versem sevabı ona ulaşır mı?" Peygamberimiz (a.s.m.): "Evet, ulaşır." buyurdu.[3]


Annesi ve babası öldükten sonra, onlara bir iyilik yapıp yapamayacağını ve ne gibi iyilikler yapabileceğini soran kişiye Hz. Peygamber (s.a.s.), “Evet, onlara dua etmek, rahmet dilemek, onlar için istiğfar etmek, vasiyetlerini yerine getirmek, dostlarına hürmet edip ikramda bulunmak, akrabaları ile ilgilenip onlara karşı üzerine düşeni yapmaktır.” şeklinde cevap vermiştir.[4]


İlgili rivayetler çoktur ancak bu iki rivayetin yeterli geleceğini düşünüyorum. Demek ki ölülere ardındaki kimselerin yapacakları ibadetlerin sevaplarını bağışlaması mümkündür. Kur’an’ı Kerim okumakta bir ibadet olduğuna göre okunan Kur’an’dan hasıl olan sevabı bağışlamakta mümkündür.


“Ölülerinize Yasin okuyun.” Hadisi şerifine gelecek olursak ulemamız içerisinde bunu hem ölülere hem de ölmekte olanlara okunması şeklinde anlayan kimseler mevcuttur.


Zayıfta olsa kabir ziyaretinde Fatiha ve Bakara suresinin son kısımlarının okunmasını tavsiye eden rivayetler mevcuttur.[5] Bu ve benzeri rivayetlerden dolayı İmam Şafii gibi zatlar bu ziyaretler sırasında Kur’an okumayı güzel bulmuşlar müstehab demişlerdir. Bazı ulema ise Kur’an okunduktan sonra dua etmeyi şart koşmuşlardır.


Kabir ziyaretinde mutlaka Kur’an okunacak, okunmadığı takdirde eksik bir iş yapılmış olur şeklinde bir düşünceye girmediğimiz sürece Kur’an okunabilir. Nitekim bu bir umuttur. Bu umuda sarılmakta bir beis olmadığı gibi faideler vardır.


Yukarıda da izah ettiğimiz üzere, Kur’an’ın ana maksat ve gayesi ölülere okunması değil yaşanıp tatbik edilmesidir. Bu hususta merhum Mehmet Akif Ersoy’un şiirini aktarmadan edemedim. Bu şiir yukarıda yaptığımız izahat sonrası daha iyi anlaşılacaktır kanaatindeyim.

 

Ya açar bakarız Nazm-ı Celil’in yaprağına,

Ya üfler geçeriz bir ölünün toprağına

İnmemiştir hele Kur’an, bunu hakkıyla bilin;

Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için.

 

Rabbim tüm geçmişlerimize rahmet eylesin. Mekanlarını cennet, makamlarını ali eylesin. Bizleri cennette beraber kılsın.

 



[1] bk. Ebu Davud, Cenaiz, 24; İbn Mace, Cenaiz, 4

[2] Yasin 70

[3] Buhârî, Cenâiz, 95, Vasâyâ, 19; Müslim, Zekât, 51

[4] Ebû Dâvûd, Edeb, 130; İbn-i Mâce, Edeb, 2

[5] Bknz, el-Beyhakî, Şuabu'l-İman, VII, 16, Hadis no: 9294

*

Yorum Gönder (0)
Daha yeni Daha eski